Ülkemizde Viral hepatitlerin Epidemiyolojisi Bununla birlikte bu azalmanın HBV epidemiyolojisindeki değişikliği göstermeye yönelik yeterli bir gösterge olmadığı ve 1997 yılından beri kan merkezlerinde uygulanan donör sorgulama formu nedeni ile risk taşıdığı düşünülen kişilerden kan alınmamasına bağlı rölatif bir azalma gözlendiği de göz ardı edilmemelidir. Ancak yine de HBsAg pozitifliğinin batı bölgeleri ağırlıklı olmak üzere ülke genelinde azalma eğiliminde olması sevindiricidir. Ülkemizde çocuklarla ilgili olarak yapılmış çalışmalarda özellikle kitlesel HBV aşılaması öncesi dönemde HBsAg pozitifliğinin yüksek olduğu, ancak yaygın aşılama programının başlamasıyla birlikte bu oranların belirgin şekilde azaldığı; bununla birlikte seropozitifliğin yüksek olduğu ve aşılama oranlarının nispeten daha düşük olduğu bölgelerde sorunun halen devam etmekte olduğu gözlenmektedir. Yapılan yaygın yenidoğan aşılamalarını ve ilköğretim öğrencilerine uygulanan catch-up (yakalama) aşılamalarını takiben elde edilen veriler, günümüzde çocukluk döneminde HBV infeksiyonunun ülkemizin batı bölgelerinde giderek azaldığını ama Doğu bölgelerimizde halen bir sorun olmaya devam ettiğini göstermektedir. Beklenene uygun şekilde HBsAg pozitifliği Güneydoğu Anadolu ve Doğu Anadolu bölgelerinde en yüksek düzeyde saptanmıştır, bu bölgeleri İç Anadolu bölgesi izlemektedir. Bu sonuçlar; günümüzde HBsAg pozitifliğinde genel olarak bir azalma olduğunu ve bu azalmanın Doğu Anadolu-Güneydoğu Anadolu ve kısmen İç Anadolu bölgesi gibi endemik bölgeler dışında daha belirgin olduğunu, bu bölgelerde ise hala sorunun devam ettiğini düşündürmektedir. Sonuç olarak Bu hastalığın sıklığını azaltabilmek için öncelikle bulaşma ve korunma yollarının iyi bilinerek uygulanması, sağlık çalışanları tarafından universal önlemlere titizlikle uyulması ve aşısı olan tüm infeksiyon etkenlerinden korunmada yararı tartışmasız olan aşılamaların yaygınlaştırılması oldukça önemlidir. Ülkemiz açısından HBV infeksiyonu, yaygın aşılamayla ilişkili olarak özellikle çocukluk ve adölesan dönemde oldukça azalmıştır.
Hepatit A virüs infeksiyonu epidemiyolojisi Hepatitis A virüsü (HAV) dünyada en sık görülen akut viral hepatit etkenidir. Hepatit A infeksiyonunun majör coğrafi farklılıklarının en önemli etkenleri hijyen kurallarına ve temizlik koşullarına uyum, temiz su kaynaklarına ulaşmanın artışı ve sosyoekonomik koşullarla ilgili diğer indikatörlerdir. Bunların yanı sıra bazı ülkeler için HAV aşılaması da epidemiyolojiyi etkilemektedir. HAV seroprevalansı son yıllarda az gelişmiş ve bazı gelişmekte olan ülkeler dışında dünyanın birçok ülkesinde azalmaktadır. Ülkemiz HAV infeksiyonu epidemiyolojisi açısından orta endemik grup arasında değerlendirilmektedir. Bununla birlikte yapılan değişik çalışmalarda bölgelere ve bazen aynı il içindeki farklı yerleşim alanlarına göre bile değişebilen bir seropozitiflik olduğu dikkati çekmektedir. Türkiye; yaş, sosyoekonomik durum ve coğrafi bölgeye göre değişmekle birlikte erişkin yaş grubunda ortalama %80'ler civarında, 10 yaş altında ise %20 civarında Anti-HAV seropozitifliği ile orta endemik bölgededir. Ülkemizde erişkin yaş grubunda neredeyse %90’lara varan seropozitiflik saptanmaktadır. Ülkemiz için diğer önemli bir durum da bölgesel farklılıkların olmasıdır. Batı ve Orta Anadolu bölgelerimiz HAV için orta endemisite bölgesi iken, Doğu Anadolu bölgemiz hala yüksek endemisite bölgesi özelliği göstermektedir.Doğudan batıya göçün sık olduğu ülkemizde, batıdaki duyarlı genç erişkin nüfusun enfekte olması sonucu her zaman hepatit A salgını riski mevcuttur. Yine, batı illerimizde veya yurt dışında yaşayan doğulu ergen veya genç erişkinlerin tatil için gittiği köylerinde enfekte olma riskleri çok büyüktür. Böyle bir riskin önüne ancak aşılama ile geçilebilir. Çevre ülkelerden ve ülkemizden elde edilen verilerle, son yıllarda, tüm dünyada olduğu gibi, ülkemizde de, yaşam standartlarının yükselmesi ve sanitasyon koşullarının düzelmesi ile bir yandan HAV insidansında azalma olurken, öte yandan HAV ile temas yaşında ileriye doğru kayma görülmektedir. Ülkemizin bölgesel endemisite farkları olmasına rağmen genelde orta endemisite göstermesi, hepatit A temas yaşının ergenlik, genç erişkinliğe kaymış olması nedeniyle son yıllarda birçok orta endemisite ülkesinin uyduğu DSÖ’nün orta endemisite ülkeleri için önerdiği hepatit A aşısının rutin aşı takvimine eklenmesi konusu öncelikle tartışılmalıdır. Ülkemizde hepatit A salgın riskinin halen yüksek olması göz önüne alındığında, mevcut duyarlı genç erişkin havuzunu olası bir hepatit A salgınından korumak üzere, hepatit A aşılmasının rutin aşı takvimimize girmesi ve kitlesel aşılama programlarının oluşturulması halk sağlığımız açısından önem taşımaktadır.
Hepatit C virüs infeksiyonu epidemiyolojisi Hepatit C virüs (HCV) infeksiyonu daha çok belli riskleri olan özel kişilerde ve özel hasta gruplarında görülmektedir. Dünyada 130-170 milyon kişinin hepatit C virusu (HCV) ile infekte olduğu tahmin edilmektedir. Hepatit C prevalansı ve bulaşma yolları ülkeler ve bolgeler arasında değişkenlik gösterir. Dünyada HCV infeksiyonu prevalansının yaklaşık %2.2-3 arasında olduğu tahmin edilmektedir. Bu da dunyada yaklaşık 130 ila 170 milyon kişinin HCV pozitif olduğunu gosterir.Ülkemiz dünya haritasında prevalansı %0.5-1.9 arasında olan dilim icinde yer alır. Ülkemizde 2000-2006 yılları arasında farklı merkezlerdeki donor taramalarından elde edilen anti-HCV pozitifl ik oranı ortalama %0.54’tur. Ulkemizde genel populasyonda yapılan calışmalarda ise anti-HCV pozitifl ik oranı daha yuksek cıkmaktadır. Erişkinlerde 2000 yılından sonra yapılmış calışmalara bakıldığında toplam 16 160 kişideki anti-HCV pozitifl iği %1.15’tir. Turkiye, İspanya, İtalya, Japonya ve Çin gibi ülkelerde ise yaşa ozgu prevalans yaş ilerledikce tedrici olarak artmaktadır. Bu ulkelerde ve bizim ulkemizde anti-HCV-pozitif olanların büyük kısmı 50 yaşın üzerindedir ve bu da uzak gecmişte örneğin 40-60 yıl once HCV infeksiyon riskinin yuksek olduğunu göstermektedir. Ülkemiz şu anda HCV’nin uzun dönem komplikasyonları ile ilgili sorunu önemli boyutta yaşamaktadır. Bunun nedeni geçmişte kan transfüzyonu, güvenli olmayan injeksiyon, ama en önemlisi gerek hastane içinde gerekse hastane dışında uygulanan tıbbi işlemler sırasında temizlik ve dezenfeksiyona özen gösterilmemesi sonucu HCV’nin onemli oranda insandan insana bulaşmış olmasıdır. Halen, özellikle bazı bölgelerde yetersiz temizlik ve dezenfeksiyona bağlı bulaş sorun olmaya devam etmektedir. Bu sorun giderilse bile, HCV ulkemizde, zaman icinde geciş şeklinin değişmesiyle (İV uyuşturucu kullanımının artması gibi) gelecekte de önemli boyutlarda problem oluşturabilir. Kaynaklar:
|
4841 kez okundu
YorumlarHenüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın |